Viva La Mia

Fotoğrafım
"Second to the right, and straight on till morning.", Kadıköy / İstanbul, Türkiye

22 Ocak 2011 Cumartesi

The Origin Of Evil and The Other Brigittes

Zasylomé;


Duymayan pek yoktur aslında, hiçliğin ortasında açmış bir kiraz ağacının adı, etrafına yapılmış kristal bir kule var, daha doğrusu bu kristal kule, orada bulunan eski kulenin yerinde bir gecede oluşmuş.
Zasylomé ise işte bu kulenin mahseninde bulunuyor, mahsenin üstü açık sayılır, kulenin en tepesine dek giden bir açıklık var her kattada, Zasylomé inatlaşır gibi yaşamaya ve uzamaya devam eder orda. Bazıları da ona "Öz Ana" da derler. 
İşte bu kule; işlemeli duvarları eskiden yaşamışların ve bir zamanlar Lunatic Asylum'da bulunmuşların hikayeleriyle işli, çok küçük ve artık duvarların parçası olmuş resimlerle dolu, içinde sürekli bir kaynağı belirsiz bir müziğin yankılandığı, duvarları aynalarla çevrili, efsanevi bir kule artık; duymamanıza saşırdım, bizim ailede en az yedi kuşaktır hikayesi anlatılır. 

Hikayesi de şöyle;
Burası, yani kulenin bulunduğu yer; Weighe, eskiden güneş doğmayan bir gezegenmiş, üzerinde hiç bir yaşam formu yokmuş, bir karadeliğin altında yörüngeye oturmuş, sanki zamanın başından beri orda savruluyor gibi hareket edip dururmuş. Üzerinde de "Lunatic Asylum" varmış, bilinen tüm zamanın en iyi akıl hastanesi, her ırktan, zamandan ve gezegenden canlılar gelirmiş buraya ve döndüklerinde hiç olmadıkları kadar iyi olurlarmış. 
Aslında Weighe'de olanlar, Zasylomé ve öncesi hep Brigitte adında, Victoria döneminde yaşamış soylu ve güzel bir kadının devinimleriymiş. Brigitte yani "Lunatic Asylum"un yaratıcısı ve doktoru, kaderiyle ve gözyaşlarıyla, bildiğimiz ve yaşadığımız evrene sürekli şekil vermiş. Zaman içinde binlerce değişik isimle anılmış, yorgun düşmüş ve başından geçenlerin etrafına olan etkisini asla tam olarak bilememiş. Çünkü bir canlı böyle bir yükle yaşayamazmış. Zamanlada Zasylomé oluşmuş ve bu yükü sırtlamış derler gezgin filozoflar.
Brigitte'in Weighte gelişi onun başlangıcı veya sonu değilmiş zaten, ama başta sıradan bir hayatı olan sıradan bir kadınmış Brigitte. Zaman içinde, Floryan' a olan aşkından dolayı başına gelenler ve ölümünden sonra gittiği Siencyneac; yani insanların genelde cennet - cehennem olarak adlandırdığı, ölümden gidilen boyutta olanlar onu delirtmiş, ama o kadar güçlü bir enerjisi varmışki, zamanın sınırları onu tutamamış ve yeniden yaşama dönmüş, sonunda en yakın dostu Diagre onu Eamonn'dan, yani sevgilisi olan Floryan'ın dönüştüğü kişiden korumak için buraya getirmiş; Weighe adında bomboş ve amaçsızca savrulan bir gezegene. Birlikte köhne bir kule yapmışlar.  Zaman geçtikçe burası çok ünlü olmuş işte, Brigitte yolu düşenlere karşı davranışlarıyla ve ihtiyacı olan herkese yaptığı yardımlarla ün saldıkça burada Lunatic Asylum oluşmuş, Brigitte'in yüzyıllar içinde sürekli değişen adı burada Asylum olarak bilinirmiş. Hastahanenin kalbiymiş bu kadın. Gelenleri; onun gelişiyle etrafta yetişmeye başlayan binlerce tür bitkinin karışımlarıyla iyileştirir, en umutsuzları bile hayata kavuştururmuş. Karışımlarını ne kendisi ne de Diagre bilirmiş, çünki Asylum bunları neredeyse bir trans halinde oluştururmuş .
Tek bir şartı varmış; iyileşenler Lunatic Asylum'u hatırlamamalıymış. Yoksa normal hayatlarına asla eskisi gibi devam edemezlermiş.
Sonra birgün Simone adında bir genç adam gelmiş, gözlerinde meleklerin bakışıyla Asylum'u kollarına almış, artık Eamonn olmuş olan Floryan ise bunu duymuş ve dayanamamış, kadınının yerini öğrenmiş ama varlığını hazırlanana dek belli etmemeye karar verip, Simone'ın peşine kelle avcılarını yollamış, ama boşunaymış çabası; Asylum zaten eriyen bir kartanesi gibiymiş, Simone onu kullanmış, saflığıyla ve enerjisiyle beslenmiş, gözlerindeki melek bakışı arttıkça içindeki şeytan Asylum'u boğuyormuş, Asylum bunu çok geç anlamış, nehre gitmiş, son bir kez dertlerini suya akıtıp kendinide suya bırakmış.
Sürüklenmiş, kayalara çarpıp yaralanmış, Meaquaet'ler; yani çokformlu su cadıları tarafından oyuna getirilmiş ama hiç çabalamamış nehirden çıkabilmek için ve gittikçe Weighe'nin sonuna yaklaşmış. Düşüşüne en fazla bir iki günü kalmış ama o baygın bir haldeymiş ve yaşadıklarının farkında bile değilmiş artık.
Asylum şelalenin kenarına doğru, bilinçsizce son şarkısını mırıldanırken nehrin kuzey kıyısında bir karaltı belirmiş, bembeyaz tenli, cüppeli bir erkekmiş bu, gözleri simsiyah parlıyormuş, Asylum'u görüp zayıf bir kahkaha atmış, sorada uzanıp çırılçıplak ve yaralı bedenini kucaklayıp karaya çıkartmış. Günlerce bir kovukta iyileştirmeye çalışmış kadını, ama hayata dönüşü Asylum'un sonsuz enerjisine kavuşması sonucu olmuş.
Sievghet, yani Asylum'u kurtaran adam kızın enerjisini hissetmiş ve aşık olduğunu zannetmiş ona, onu temizlemiş, büyüleriyle yatıştırmış zihnini. Sonunda Asylum hastanesine dönebilecek hale gelmiş, ama Sievghet onu bırakmak istememiş, ve uzun bir tartışma sonucu Lunatic Asylum'a onunla birlikte gitmeye karar vermiş.
Asylum arazilerine dönerken bir harabe görmeyi bekliyormuş. Ama kiraz ağaçları arasında bir kule görmüş, buz mavisi bir kristalden, tepesi gözükmeyen, bulutları delip geçen bir kule. Diagre'yi aramış gözleri ama bulamamış, Diagre is Sievghet'i gördüğü için saklanmaktaymış, arkadaşının hayatına giren erkekleri daha önce görmüş ve sonu hep kötü oluyormuş. Bu arada beraberlikleri sürerken Sievghet Weighe'i mühürlemiş, kimsenin girip çıkması mümkün değilmiş artık, çünki Sievghet Asylum'u çok fazla kıskanıyormuş. 
Birgün Asylum uykusundan Eamonn'ın sesiyle uyanmış, sesi takip edip kulenin mahsenine inmiş, ve orda devasa bir Kiraz Ağacı görmüş, bu Zasylomé'muş, Zasylomé Weighe'in canlanışını anlatmış genç kadına, Sievghet ve Asylum'un biraraya gelişinden doğan enerjiyi, ve Asylum'un duyduğu çığlıkların nedenini. Sesler Eamonn'a ait değilmiş, zamanda sıkışan Bagbie'den geliyormuş, Brigitte'in babası olan ve zaman ilerledikçe korkulan bir kara büyücüye dönüşen bu adam tarihte bilinen en kötü kişiymiş ve Brigitte'le Floryan'ı günlerce işkence ederek öldürmüş olanda oymuş aslında, ama Zasylomé, kıza ulaşamaması için onu hapsetmeyi başarmış, Floryan onun lanetinin sonucu olarak Eamonn'a dönüşmüş, beden bulana dek paylaştığı deriymiş Bagbie'nin ve zavallı Floryan hala içerde bir yerlerdeymiş.
Hikayeyi duydukça eskiyi hatırlayan ve aynı acıyı içinde hisseden Asylum, Sievghet'den de kaçmaya karar vermiş, ve hemen Seilile adındaki bir dostundan yardım istemiş.
Seilile de bir su perisiymiş, sevgilisi olan hava lordu Dieme uğruna savaşmış, ateş özlerine gelin gitmeyi reddetmiş ve sonunda o ve Dieme, Weighe'e sürgün edilmişler, ama Brigitte'in gelişiyle Weighe neredeyse bir cennete dönüşmüş ve sürgün edilişleri mutlulukları olmuş. 
Asylum ve Seilile nehir kıyısında buluşmuşlar ve Seilile ona gizli mağarayı göstermiş, amacı kadını bir kaç gün orada saklayıp sonra yakındaki Syslien gezegenine kaçırmakmış ama mühürden haberleri yokmuş. Günlerce uğraşmış ve Sievghet büyüsünü sezmesin diye ağırdan almış ama ne Asylum'u ne de kendini Weighe'den çıkartamamış ve oraya saklanmasını tembihlemiş, bir şekilde diğer perilerden yardım alıp çıkış yolu bulabileceğine inanıyormuş. 
Gittikleri mağara ise japon balıklarının kaynaştığı ve sonunda küçük bir bahçesi olan, muazzam güzellikte bir sığınakmış aslında. Asylum'u herkesten ve herşeyden koruyan ve ona sıcacık bir yatak olan bu mağarada da kiraz ağaçları varmış. Asylum vaktini suyun müziğini dinleyerek ve gelen diğer su perileriyle oynayarak geçirmiş ama sürekli bir eksiklik hissetmiş kalbinde.
Sonra yağmurlar başlamış, başta olağan ama zamanla kızılaçalan sağnak yağmurlar. Sievghetse Asylum'u arayıp durmuş. Bir gün Dieme gelip Sievghet'ten haber getirmiş, bu yağmur onun göz yaşlarıymış. Bu arada Zasylomé'un ölmeye başladığı duyulmuş ve ağızdan ağıza yayılmış, kimileri Asylum'un öldüğünü, kimileri kara büyücü olduğu için Sievghet'ten kaçtığını söylemiş. Ama Asylum canlı kaldıkça ölmemiş Zasylomé. 
Hala da o kulenin içinde büyüdüğünü söyler bazı gezgin filozoflar, gezegenin dışından kulenin tepesi görülürmüş, Sievghet ise hala kulenin tepesinde kızıl yağmurları ağlarmış, demekki Asylumda hala Weighe'de, çünki hala kimse girip çıkamaz oraya, belkide hala aynı mağarada şarkı söylüyordur usulca.








In The Other Mirror (Maison Zasyliéque Charther & Jerulié Bacqien)


Asylum mağarada Diagre ile yıllarını geçirip hikayelerini anlattıktan sora Diagre ona bir ayna verir, bir gece Asylum yine uyuyamamıştır, Diagre ise daha dönmemiştir, ayaklarını suya sokup Seilile'e seslenir ama Seilile gözükmez, saatlerce suyu dalgalandırdıktan sonra soyunur ve suya girer, bu sırada kıyaya doğru baktığında kenarda bıraktığı aynanın ters dönmüş olduğunu görür, sanki utanmış gibidir aynası, şaşırır, hemen giyinip aynasına bakar, ama ayna hala sıradan bir aynadır, yine kenara geçer ve aynasına bakarak bir sarkı mırıldanmaya başlar, yalnızlığı arttıkça sesi de yükselir ve aynadanda bir mırıltı gelir, sahibini göremediği bir ses. 


1927 yılllarında, Côte d'azur yakınlarında bir köyde Jerulié Bacqien adında onaltı yaşlarında bir genç vardı. Yaşıtlarından olgun tavırlarından dolayı dışlanmıştı. Ve odasındaki aynasının karşısında resimler çizmek en çok zevk aldığı şeydi, bir gece bir mırıltı duydu, sonraki gecelerde bazen aynı ses odaya yayılırdı. Bir ilkbahar gecesi, Jerulié bu sese eşlik etti..






Always Needed Diagre


Hayatımı özlemedim, evet ama J'orca'yı özledim işte, her sabah koşuşturmasını özledim. Madam Leaubella'yı Massca'yla basıp, bağıra çağıra açıklama istemesini de. Bize yemek hazırlamayı bırakıp iş pişirmelerinin hesabını sorardı, hemde her sabah, bıkmadan usanmadan onları bulur ve azarlardı. Sonrada yemek masasında onların duyduğunu bilerek bize sabah olanları gülümseyerek, bazen de kahkahalar atarak anlatırdı.



Diagre, başta Weighe kıyılarına zaman geçirmeye gitmişti Sievghet'in gelişinden sonra, ama Sievghet'le Asylum kendi dünyalarını yaratırken o da oraya alışmıştı, hayatı olmuştu kıyılar. 




Diagre'nin taşınmasıyla kıyılara Bejeihn Körfezi denilmeye başlanmış ve gitgide işe yaramaz bir sahil yerini koskoca bir Balıkçı Kasabasına bırakmıştı. Dyesca Bejeihn, Diagre'nin evi, bu balıkçı kasabasıydı yani. Toprak canlanmış, hayat başlamıştı orada. Sanki Diagrenin özünden doğuyordu bitkiler, şelaleler ve canlılar.


Günlerden birgün Diagre evinden çıktı ve birkaçgün önce sahilde yemek yerken tanıştığı Marson adında bir gençle buluşmaya giderken suda bir parıltı gördü. Denizin açıklarında bir dalgalanma vardı ve ortasında kızıl saçlar parıldıyordu sanki. Olduğu yerden belirgin değildi hiç bir şey. Evinin önündeki küçük iskeleye çıktı, ilerledikçe içinde bir ürperti belirdi, geri dön dedi kendi kendine, herşeyin değişeceğini sezmişti sanki ama ucadoğru devam etti, iskelenin ucuna geldiğinde suda bir kız gördü, kızıl saçlı ve muhteşem bir vücuda sahip, bacakları yerine kuyruğu olan, gençliğindeki dünyada denizkızı diye adlandırılan figürlerdendi sanki, aklına buranın çocuk masallarında anlatılan Meaquaet'lar geldi, çokformlu su cadıları, kendi deyimleriyle Suyun Kadınları, birçok insanın hayatını mahvetmiş, açgözlü yaratıklardı bunlar. Bakışlarını kızdan ayırmadan geri geri yürümeye başladı ama kızın yüzünde ki güven verici bir bakış Diagre'yi büyüledi sanki. Geri gidemedi ve iskelenin en uç noktasına doğru yöneldi.



Meaquaetlardan korkmam küçük cadı söyle bakalım isteğini, dedi Diagre. Kız iskelenin en ucuna geldi ve merdivenlerini tırmanmaya başladı, suyadan çıkan kısımları balık formunu kaybedip insan bedeni halini aldı, sanki küçük bir kız çocuğu vardı karşısında. Korkma, beni Meaquaet sandığına inanamıyorum, demek ki önceden ne bizden ne de onlardan birini tanımamışsın. Biz Paxidolon'un çocuklarıyız onlarsa Paxl'aise teyzemizin lanetlediği ruhlardır. Beni Seilile yolladı, yani annem, Asylum adında bir kızın senin yardımına ihtiyacı varmış.





Asylum'u duyunca Diagre eski günlerini hatırladı, ailesiyle Ingiltere'ye taşınıp orda Brigitte ve kız kardeşleriyle nasıl tanıştığını, gözü önünde Brigitte ve Floryan'a yapılan işkenceleri ve ölümünden yıllar sonra, Diagre yirmidördüne bastıktan ve ikinci eşiyle evlendikten sonra bir gece Brigitte'in rüyasına girip onu eski oyun yerlerine çağırısını. Gittiğinde Brigitte gerçekten oradaydı, yerde neredeyse cansız bir halde yatıyordu. Herşeyi, mutsuz hayatını bir kenara atıp Brigitte'le Zamana gitmişlerdi. Ve son durakları Weighe'di işte.


Peki Asylum nerede, niye kendisi gelmedi bana? Bir cevap alamadı kızdan, birkaç dakika kız iskelede oturup denize baktı ve Diagre'ye döndü sonunda, Adım Vyzb'lle buarada, nasılda kabayım, Asylum'un başına gelenler kara halkının kulağına ulaştı mı bilmiyorum ama denizdekiler bir süredir birtek bunu konuşuyorlar, Asylum Sievghet'i terk etti, annemin ve birkaç dostunun bildiği gizli bir yerde yaşıyor, Weighe'i terkedemedi çünkü, Sievghet ise sürekli ağlıyor, enerjisi bitmek üzere gibi, son zamanlarda yanında Meaquaet'ların bir krdeşi varmış ama kim bilmiyoruz hala, o gülümsetmiş onu ama Asylum uyumuyor, yemiyor ve sürekli gülüyor. Dediler ki o ağladığında gülermiş yüzü, bunu en iyi sen bilirmişsin, son bir kaç gecedir yanındaydım bende, uyuması için doğadan yardım aldık, biz Meaquaet'lerin aksine büyüyü reddeder doğadan güç alırız. Bu son bir kaç gecede Diagre'ye seslendi hep, seni tanımadığımız için anlamamıştık başta ama ben adını birkaç kez duydum Dyesca Bejeihn taraflarına yüzdüğümde, seni bulma görevini bu yüzden bana verdiler.


Diagre Asylumdan yıllardır haber almamıştı, Dyesca Bejeihn'yse hiç adı geçmezdi genç kızın zaten. Birbirlerini unutmuşlardı neredeyse ve yine herşeyi bırakıp kızı görmeye gidecekti. Yolu göster, Asylum nerede? Vyzb'lle bir mektup uzattı ve suya girip yok oldu.







Serenade to Sayin' Goodbye


Ve bir gece karanlık çöktükten hemen sonra iki sevgili gözyaşları içinde kristal kulede buluşmuşlar. Eskiden buz mavisi olan ve huzuru simgeleyen yer artık kan kırmızıymış. Çatlamış duvarları gün ışığını içeri hapsedip, kuleyi kavurucu bir hale getiriyormuş. Asylum Weighe'den çıkamazsam ikimizde öleceğiz, demiş. Eamonn'ı açıklayamamış. Mağaramda saklandım yıllarca ve varlığını hissettikçe ölüyorum, seni seviyorum ama Weighe'i terk etmem gerek, demiş. Asylum'un gözlerinden düşen iki kristal parçasını görmüş Sievghet ve kal, demiş. Kadının onu nasıl sevdiğini biliyormuş ve herşeyi göze almış. Yaparız, demiş. Ama Asylum'un ortaya çıkışıyla Eamonn Weighe doğru yola koyulmuş. O yaklaştıkça Asylum aksi ve gergin bir kadın olmaya başlamış, Sievghet'i kandıran Paxl'aise'lerse lanetliyormuş Asylum'u hergece. Weighe de depremler olmuş, Sievghet daha çok gözyaşı dökmeye başlamış ve Asylum gitme vakti geldiğini anlamış. Günlerce yalvarmış Sievghet'e, Weighe'i terk etmeliyim, demiş ve sonunda bir gece aydönümünde Seilile gelmiş. Mağarada genç bir adam olduğunu sölemiş. Hemen mağarasına giden Asylum, Jerulié'u görmüş. O geldiyse Asylum'da gidebilirmiş. Sievghet'e bir veda öpücüğü bile veremeden aynada kaybolmuş Jerulié'la. İyi geceler, demiş sadece, ve tatlı rüyalar, diye bir fısıltıyıda hayal meyal duymuş Antrum Near Idolun'un derinliklerinde.



Weighe'ten Geçiş


Weighe'in terk edilmişliği sonbaharı yaşanmaz kılmıştı. Zasylomé bir gece kulenin altından yok olmuş ve ertesi gün kristal kule yerle bir olmuştu. Bu gerçekten herşeyin bittiğinin kanıtıydı. En umursamaz ırk bile destanlarına eklemişti Sievghet'le Asylum'un aşkını. Dökülen kızıl gözyaşlarını ve yıllarca süren karanlığı kimse unutamamıştı. Kimsenin önemsemediği tek şey gidişleriydi. Seilile'de ailesiyle terk etmişti Weighe'yi, Asyum'un bütün dostları terk etmişlerdi orayı, kalanların umrunda değildi yaşananların arkasındaki iki ruh, Pax'lar hala savaşıyordu. Peri ırkları yakınlarda buldukları egzotik bir güneşi evcilleştirmişler ve oraya taşınmışlardı. 
Ve iki ruh artık Weighe'den çok uzaklarda, bambaşka hayatlar yaşıyorlardı. Asylum, Maison adını tamamen almıştı artık, Maison Zasylié Charther, insanlara destek olamıyordu, gülümseyemiyordu, Huxley'in dünyasından temin ettiği Soma'larla ayakta kalıp toz pembe bir hayal dünyasında yaşıyordu. Onun dünyası artık Cotthonage adında bir rehabilitasyon gezegeniydi. 
Onu başta misafir eder gibi kabul etmişlerdi ama gün geçtikçe durumunun ciddiyetini görüp fark ettirmeden Diff koğuşuna, yani hayat enerjisi bitmişlerin yanına almışlar ve ağır uyuşturucularla ayakta tutuyorlardı. Herkes seviyordu genç kadını, kimse hayat hikayesini öğrenememişti, ama Floryan'dan sonra ilk kez kimsenin bir beklentisi olmamıştı, sorumluluğu altında olan kimse yoktu ve Eamonn burada onu bulamazdı, çünkü hayat enerjilerini atmosferde hapseden kalkanıyla ve isimlerin bir Maqqe'in bilincinde kayıtlı olduğu güvenlik katmanlarıyla gezegen evrenin en ciddi ve yüksek seviyeli rehabilite ve akıl hastalıkları merkeziydi. Asylum tek rakibiydi oranın zamanında ve şimdi bu gezegende bakım altındaydı. Ama hala doktorlar ona akıl danışır, tecrübesinden yararlanırlardı, genç kadınınsa genelde buna enerjisi olmazdı. 
Sievghet'in ise ne yaptığını kimse bilmiyordu, bilinen tek şey kızıl gözyaşlarının dindiği, Weighe'ten Asylum'un gittiği gece onun da gittiğiydi. Ve Weighe ölüyordu, arkalarında kalan anılarla orda oturmuş, kristal kulenin hayaletiyle birlikte anıların onlara ulaşmasını engellemeye çalışıyorlardı, ama kule yerle bir olmuş, Weighe ise yakın gezegenlerce sömürülüyordu. 
Bir tek Diagre aynıydı, Asylum'un baskılarıyla onun peşinden gelmeyi bırakmış ama ne derse desin arada kontrole geleceğini söylemişti. Kendi dünyası olan kıyı kasabasıyla birlikte Cotthonage'in yakınında boş bir gezegene göçmüş ve oraya hayat vermişlerdi. Gezegene Weighe'te olduğu gibi, Dyesca Bejeihn adını vermişlerdi.  Zamanı sıvılaştırmış ve sıradan insan halkınında, Diagre ve Brigitte gibi zaman kaçkını yani, Aventurin olmalarını sağlamışlardı.

Bu sırada Asylum dengesini yitirmişti,  binlerce kez zamanı büküp asırlar sonrasına, geleceğine bakmayı düşündü, içinde bir ses yankılanıyordu, kehanetleri hatırlatıyordu. Binlerce asırdır sürekli duyduğu kehanetler artık her gee kulaklarındaydı. Uynanıp yanında Sievghet'i arıyor ve kehanetleri duyuyordu..



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Loved Ones